top of page

2026 FIFA Dünya Kupası'nın ev sahibi şehirleri belli oldu.




FIFA, 2022 Dünya Kupası’ndan sonra düzenlenecek olan 2026 Dünya Kupası için hazırlıklarına hız verdi.


2018 yılında Moskova’da yapılan oylamanın finalinde 2026 FIFA Dünya Kupası’nı düzenlemek için ABD, Meksika ve Kanada ortaklığına karşı Fas yarıştı. Final oylamasında Fas’ı geride bırakan Kuzey Amerika ortaklığı, birçok ilke sahne olacak turnuvanın ev sahibi olmaya hak kazandı.


2026 FIFA Dünya Kupası’nın Ev Sahibi Şehirleri Belli Oldu


Tarihte ilk kez 48 takımın yer alacağı 23’üncü Dünya Kupası, aynı zamanda 3 farklı ülkenin düzenlediği ilk organizasyon olacak.


ABD, Kanada ve Meksika’nın oluşturduğu Kuzey Amerika ortaklığı, toplamda 21.873.000 km²’lik yüzölçümü ile kupa tarihinin en geniş alana yayılan organizasyonu olma özelliğini de taşıyacak.

Üç ülkeden toplam 17 stadyumda oynanacak olan 80 karşılaşmanın 60’ına ABD, 10’una Kanada ve 10’una Meksika ev sahipliği yapacak.


Bu 80 karşılaşma, FIFA tarafından açıklanan 16 farklı şehirde gerçekleşecek. Buna göre; Atlanta, Boston, Dallas, Guadalajara, Houston, Kansas City, Los Angeles, Mexico City, Miami, Monterrey, New York/New Jersey, Philadelphia, San Francisco, Seattle, Toronto ve Vancouver turnuvanın ev sahibi şehirleri olacaklar.


Kupa Amerika’dan Dönmüyor


FIFA Dünya Kupası, daha önce Amerika kıtasında 8 kez düzenlendi. Bu organizasyonların 5’i Güney Amerika’da, 3’ü ise Kuzey Amerika’da gerçekleşti.


1930’da Uruguay, 1950 ve 2014’te Brezilya, 1962’de Şili ve 1978’de Arjantin, Güney Amerika adına FIFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmışlardı.


Öte yandan 1970 ve 1986’da Meksika ve 1994 yılında ise ABD, Altın Kupa’nın Kuzey Amerika’daki ev sahipleri olmuşlardı.


Amerika’da düzenlenen tüm organizasyonlarda kazananlar kıta temsilcileri oldu. Tarih boyunca farklı kıtalardan hiçbir milli takım, Amerika’da Dünya Kupası kazanmayı başaramadı.



Maliyetler Organizasyonu Paylaşmayı Beraberinde Getirdi


FIFA Dünya Kupası daha önce sadece 2002 yılında birden fazla ülkenin ev sahipliğinde düzenlendi. Güney Kore ve Japonya ortaklığında gerçekleştirilen o turnuvanın ardından 14 yıl sonra ev sahipliği 2026 yılı için yine paylaşıldı.


2018 yılında Rusya’nın Dünya Kupası için 8 milyar dolar harcadığı ve 2022 Dünya Kupası için Katar devletinin yaptığı harcamanın ise daha şimdiden 230 milyar dolar seviyelerine ulaştığı göz önüne alındığında, ekonomik sebeplerin bu paylaşımı zorunlu kıldığı tezi ortaya atıldı.


Tarihte en fazla ev sahibinin olduğu turnuva olan EURO 2020 öncesinde dönemin UEFA Genel Sekreteri, günümüzün FIFA Başkanı Infantino’nun açıklamaları da bu tezin haklılığını ortaya koymuştu.

Infantino, 12 farklı şehirde düzenlenen Euro 2020 için: “Stat inşa edip etmeme konusunda kararsız olan ülkelere destek olmak istiyoruz. Eğer bir stadyum ve havaalanı inşa etme fikriniz varsa bu kararın ardından her şey daha da kolaylaşacak" ifadelerini kullanmıştı.


Turnuvaların Ruhu Yok Oluyor Mu?


Turnuvaların farklı ülkelerin ev sahipliğinde düzenlenmesi muhalif sesleri de beraberinde getirdi. Sporcu sağlığı ve ulaşım güçlükleri başta olmak üzere, birçok farklı kesim ev sahipliğinin paylaşılmasına karşı çıktı.


2021 Haziran’ında EURO 2020 süreci hakkında The Athletic’ten Ahmed Shooble’e konuşan dönemin FIFAPRO Genel Sekreteri Jonas Baer- Hoffman, farklı ülkelerde turnuva düzenlemenin futbolcular için daha fazla seyahat ve daha az dinlenme anlamına geldiğini ve sporcu sağlığını riske ettiğini söyleyerek muhalif fikirlere öncülük etti.


Bleacherd Sports’tan Sam Tighe ise 2013 yılında kaleme aldığı yazıda konu hakkında bazı tespitlerde bulunarak; “turnuvaları farklı lokasyonlarda düzenlemenin futbolun ruhuna darbe vurduğunu” savundu. Bunun temeline taraftarların ve şehirlerin organizasyonlarla bağının zayıflamasını koyan Tighe, fikir sahiplerini açıkça eleştirmişti.


0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentarer


bottom of page