top of page

Bosman Kuralı Futbola Zarar mı Verdi Yoksa Futbolcuları Kölelikten mi Kurtardı


Yazan: Can Elmas


Dünya futbolundaki ekonomik koşulların değişmesi, kulüplerin bonservisi elinde olan futbolcularla anlaşarak transfer maliyetlerini sınırlandırma eğilimine girmesine neden oldu.


Bu eğilim, kulüplerin uzun vadeli yatırımlarının giderek riskli bir hale gelmesine yol açarken birçok kulüp de transferlerde büyük fırsatlar elde etti.


Öyle ki, 2018’de PSG’nin 180 milyon euro karşılığında kadrosuna kattığı Kylian Mbappé’yi Real Madrid, sözleşme süresinin bitmesini bekleyerek hiçbir ödeme yapmadan renklerine bağladı.


FourFourTwo, sizi tüm bunları mümkün kılan Bosman Kuralı ile tanışmaya davet ediyor.




Bosman Kuralı Nedir?


“Futbolu en çok değiştiren futbolcu kimdir?” diye bir soru sorulsa, çoğumuz saha içindeki başarılarıyla Pele, Maradona, Cruyff, Messi ve Ronaldo gibi isimleri sayarız. Ancak günümüz futbol sektörüne bu oyuncuların tümünden daha büyük bir etkiyi, hayatı boyunca milli forma giymemiş, hiç kupa kazanmamış ve Belçika dışında futbol oynamamış sıradan bir futbolcu olan Jean-Marc Bosman yapmıştır.


1990’da RFC Liège kulübü ile sözleşmesi sona eren Bosman, Fransa’nın Dunkerque takımına transfer olmak istedi. Ancak eski kulübü, transfer için astronomik bir bonservis bedeli talep etti. Dunkerque bu bedeli karşılayamayınca transfer gerçekleşmedi. Bosman hem eski kulübünde oynama şansını kaybetti hem de başka bir takıma transfer olamadı. Bunun üzerine kulübüne ve Belçika Futbol Federasyonu’na dava açtı.



Bosman, davasını ülkesindeki yargı organlarıyla sınırlı tutmayarak Avrupa Adalet Divanı’na taşıdı ve tüm futbolu sonsuza kadar etkileyecek bir sürecin başlamasına neden oldu. Divan, şu emsal kararları aldı:


Sözleşmesi Biten Oyuncuların Serbest Kalması: Sözleşmesi sona eren futbolcular, eski kulüplerine bonservis bedeli ödenmeden başka bir kulübe transfer olabilecektir.


Serbest Dolaşım Hakkı: Avrupa Birliği (AB) vatandaşları, AB ülkeleri arasında serbestçe çalışma hakkına sahip olacaktır.


Yabancı Oyuncu Kısıtlamalarının Kaldırılması: AB üyesi ülkelerden gelen futbolcular, diğer AB ülkelerinde “yabancı oyuncu” olarak sayılmayacaktır.


Bu kararlar, Avrupa’da futbolcuların sözleşme sürelerinin sonunda özgür kalmasını sağlarken, dünya futbolunda da bir prensip haline geldi. FIFA, Bosman Kuralları’na uygun şekilde tüzüklerini revize etmek zorunda kaldı.



Bosman’dan Önce Futbol Nasıldı?


1995’te Bosman Kuralları ortaya çıkmadan önce futbolcuların sözleşme süreleri sona erse bile oynadıkları kulüpten izin almadan başka bir kulüple anlaşma şansları yoktu.


Kulüpler, bu sayede oyuncular üzerindeki haklarını koruyarak sözleşme sonrasında bile onlardan para kazanabiliyor, bonservis bedelleri talep edebiliyordu. Örneğin, 1973’te Johan Cruyff, sözleşmesinin bitiminde Ajax’tan Barcelona’ya gitmek istediğinde, kulübünden izin alabilmek için kendi cebinden ödeme yapmak zorunda kalmıştı.


Bu durum, kulüplerin futbolcular üzerinde orantısız bir güce sahip olmasına ve futbolcuların daha az para kazandığı bir ortamın oluşmasına neden oluyordu. Bosman Kuralları öncesinde, transfer seçenekleri çok sınırlı olan futbolcular, kulüplerin dayattığı sözleşmelere mecbur kalıyordu. Ayrıca, imza parası gibi kavramlar, bonservisi elinde olan futbolcuların azlığı nedeniyle 2000 sonrası ortaya çıkacaktı.


Bosman sayesinde Zlatan Ibrahimovic, Andrea Pirlo ve Lionel Messi gibi oyuncular, serbest oyuncu statüsünde transfer oldukları kulüplerden hem yaklaşık iki kat maaş hem de yüksek imza paraları alarak sektöre yön verdiler.



Bosman’ın Bir Diğer Yansıması: Sözleşme Süreleri


Bosman ile başlayan futbolcu haklarının insani değerler çerçevesinde ele alınması süreci, FIFA’nın sözleşme sürelerini revize etmesine yol açtı. Bosman Kuralları’ndan 6 yıl sonra FIFA, futbolcular ve kulüpler arasındaki ilişkileri kökten değiştirecek bir düzenlemeye giderek sözleşme sürelerini en fazla 5 yıl ile sınırlandırdı.


18 yaş altı futbolcular için bu süre 3 yıl olarak belirlenirken, futbolculara sözleşme sürelerinin bitimine 6 ay kala başka kulüplerle görüşme hakkı tanındı. Öncesinde kulüpler, belirsiz süreli sözleşmelerle futbolcuların tüm kariyerlerini kontrol altına alabiliyordu. Bu düzenlemelerle futbolcular hem maaş talepleri hem de serbest kalma haklarıyla kulüplere karşı güçlü kazanımlar elde ettiler. Yıldız oyuncuların maaşları, 1995’ten bu yana yaklaşık 30 kat arttı.


Bosman Kuralları’nın Olumsuz Etkileri


Bosman Kuralları, futbolcular, menajerler ve oyuncu temsilcileri için büyük avantajlar sağlarken, özellikle altyapıdan oyuncu yetiştiren kulüpler için büyük kayıplara neden oldu.


Örneğin, 2000 sonrası altyapısından birçok yıldız çıkaran Borussia Dortmund, birçok oyuncusunu bedelsiz olarak rakiplerine kaptırdı. Eğer Bosman Kuralı olmasaydı, Dortmund bu transferlerden büyük gelirler elde edebilirdi. Benzer şekilde, küçük bütçeli kulüpler de büyük kulüplere oyuncularını bedelsiz olarak kaptırarak rekabet gücünü kaybetti.


Bu konuda Michael Platini, şu tespiti yapıyor:

“Bosman sonrası dönemde büyük kulüpler daha da güçlendi, küçük kulüpler ise yetenekli oyuncularını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı. Bu durum, rekabet dengesini olumsuz etkiledi.”


Fabio Capello ise oyuncu aidiyetinin zayıfladığına vurgu yaparak şöyle diyor:


“Oyuncular artık kulüplerine duygusal bir bağ hissetmiyor. Bu da futbolun geleneksel değerlerini erozyona uğratıyor.”


Benzer şekilde, Arsène Wenger, şu noktaya dikkat çekiyor:


“Oyuncular sözleşmelerinin sonuna yaklaştıkça kulüplerine bağlılıklarını yitiriyor. Bu da takım içi uyumu ve uzun vadeli planlamayı zorlaştırıyor.”


Bosman Kuralı, futbol dünyasında ekonomik, sosyal ve sportif anlamda büyük değişimler yaratmıştır. Ancak bu değişimler, genç oyunculara yatırım stratejilerini temelden değiştirmiş, ekonomik dengesizlikleri artırmış ve kulüp-aidiyet sorunlarını ortaya çıkarmıştır.


Futbolun gelecekteki düzenlemeleri, Bosman’ın etkilerini dengelemek adına yeni çözümler aramak zorunda kalabilir.



Bosman Kuralına Eklemeler Yapılmalı mı?


Bu konu gelecekte futbolun tüm paydaşlarının tartışacağı konular arasında. Maç sayılarındaki artışlar ve oyuncuların boykot yapma ihtimallerinin artmasıyla kulüpler ile oyuncuların arasındaki güç dengesi yeniden düzenlenmek durumunda kalabilir.


Dahası Real Madrid gibi büyük takımların sözleşmesi sona eren futbolcuları bonservissiz alma eğiliminin rekabeti derinden etkilemesi bu tartışmaları güçlendirecek.


Ancak Avrupa Adalet Divanı tarafından belirlenen haklarda geriye gidiş pek mümkün olmayacaktır. Bunun yerine sözleşme süreleri gibi önemli unsurların düzenlenmesiyle bir formül arayışı olabilir.


A) Sözleşme süreleri: 5 yıldan daha uzun ama iki taraf için de fesih haklarının daha kolay olduğu bir yol tartışılabilir ya da transfer sezonlarının sayısında değişiklikler önerilebilir.


B) Ligde Rekabeti Korumak: Benzer bir şekilde kulüplere aynı ülke içindeki transferler konusunda daha etken bir rol verilebilir.


Örneğin bir kulüp, futbolcusunun sözleşmesi sona erse bile onun 1 yıl içerisinde aynı ligden başka bir takım ile anlaşmasına veto verebilecek bir noktaya gelebilir. Ya da transfer yapacak takımlar makul bir tazminat ödemeye zorlanabilir.


Bunu lig kuralları ile düzenlemek mümkün olacaktır. Bu sayede genç yıldızların ligdeki büyük takımlar tarafından ücretsiz bir şekilde alınması engellenebilir ya da geciktirilebilir.


Tabii bu düzenlemelerde kolay maddeler konularak futbol takımlarının yasal zeminde hareket etmesini sağlamak çok önemli bir nokta.


Bir futbolcunun aynı ligden başka bir takıma transfer olması 1 yıllığına veto edilebilecekse bu vetoyu boşa düşürecek şekilde transferi gerçekleştirmek isteyen kulübün ödeyeceği makul tazminatlar ile anlaşmalar yasal zeminde tutulabilir.


C) Sigorta Sistemi: Bir diğer öneri ise kulüplerin futbolcuları sigortaladığı bir sistem olabilir. Bu sisteme göre lig yöneticileri, kulüplerin sözleşmesi bitecek futbolculardan daha çok zarar etmelerini engellemek için bir sigorta fonu ortaya koyabilir. Futbolcular ve kulüpler her sözleşme yenileme de bu fona para yatırarak birbirlerinin haklarını koruyan bir sistem inşa edebilirler. Kulüpler bedelsiz ayrılıklardan daha az zarar ederken işsiz kalacak futbolcular da ekonomik olarak zorluklardan korunmuş olur.


D) Genç Yeteneklere Yatırım Desteği: Aynı ligdeki büyük takımlar, küçük takımların genç yeteneklerini bonservissiz bir şekilde alabiliyorlar. Bu noktada federasyon oluşturacağı yan haklarla oyuncu yetiştiren kulüpleri destekleyebilir.


Örneğin 21 yaşındaki bir futbolcu sözleşmesini yenilemeyip takımından ayrılırsa kendisini transfer eden takım bir sonraki satıştan onu yetiştiren kulübe pay vermek zorunda bırakılabilir. Bu sayede yetiştirici kulübün hakları nispeten de olsa korunmuş olacaktır, büyük takımlara bu zorunlu payı ödemek yerine yetiştirici kulübe oyuncunun sözleşme sürecinde elde ettiği geliri ödeyerek destek olma seçeneği de verilebilir.


Tüm bu önerilerin çeşitlendirilmesi mümkün ancak önemli olan hem futbolcular hem de kulüpler için sürdürülebilir bir ortam yaratabilmek. Burada gücün ve sorumluluğun hem futbolcular hem de kulüpler tarafından ortak paylaşılmasını sağlayarak ekosistemi kurgulamalıyız.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page