top of page

En İyi 10 Teknik Direktör



Derleyen: Alper Erdem


FourFourTwo, dünya çapında çok ses getiren “Tarihin Gelmiş Geçmiş En İyi 100 Futbolcusu” listesinin ardından şimdi de “En İyi 50 Teknik Direktör” listesini takdim ediyor.

Mark White’ın derlediği ve Conor Pope ile Ed McCambridge’ın katkılarını sundukları listede ilk 10 sırada ise dünya futboluna çok çeşitli açılardan yön veren teknik direktörler yer alıyor.

FourFourTwo, bu listenin son 1 yılda büyük başarılar kazanmış olan isimler arasında seçildiğinin özellikle altını çiziyor.


10. Diego Simeone


O, David Beckham’ı kendi ördüğü ağa düşürdüğünde aklınıza girdi. O zamandan beri süper kötüyü oynuyor. Real Madrid ve Barcelona’yı, ikisininki kadar büyük kaynaklara sahip olmadan devirebilecek tek adam…Ve o hala ilk 10’un içinde.

Her sezon Diego Simeone’nin benzini bitiyormuş gibi geliyor. Son 3 yılda Antoine Griezmann, Diego Godin, Rodri, Juanfran, Lucas Hernandez, Alvaro Morata ve Thomas Partey’i (hem de son anlarda yerini dolduracak fırsatı bile olmadan) kaybetti. Ancak yine de 2020/21 sezonunda Atletico Madrid’in La Liga şampiyonluğu vardı. Şimdi Griezmann ve Morata geri döndü ve Atleti, artık rakiplerine korku salmasa da bir skor oyunu oynuyor.

Simeone kesinlikle yok edilemez. Marcos Llorente ve Luis Suarez, Atleti’nin son yazılım güncellemesinin merkezinde yeni liderler oldu. El Cholo, sayıları zorluyor. Maçı kazanmak ve üstünlüğü korumak için kaç gol atacağını biliyor. Ve ekibi hala yumruklarını çalıştırmaya devam ediyor. Sıradaki ne? Emin değiliz. Ancak Simeone’nin kıyametten sağ çıkacağına kesinlikle eminiz.


9. Julian Nagelsmann


Hansi Flick, yaz aylarında Bayern Münih’ten ayrılırken Julian Nagelsmann’a takip etmesi için çok zorlu bir görev bıraktı ancak eski RB Leipzgi patronu bunun üstesinden de geldi. Hem topa sahip olmayı isteyen hem de taktiksel olarak daha esnek olan Nagelsmann’ın takımı şimdiden Bundesliga şampiyonluğuna ulaştı ve bu sezon Avrupa’da onlara karşı bahse giremezsiniz. O, henüz 30’lu yaşlarının başında konu yönetim olduğunda herkesin bildiği bir isim.

Nagelsmann, Almanya’da eleştiriler aldı. Bayern Münih patronu genellikle kendi bildiğini okuduğu için eleştirildi çünkü Bavyera, futbol oynama tarzına hemen boyun eğemeyecek kadar kendine özgüydü. Geçen sezon Avrupa’da çuvallamalarına rağmen taktiksel olarak hala elit durumda. Defansta üçlü, dörtlü ve bazen de beksiz oynayarak futboldaki en çarpıcı oyunlardan bazılarını oynamayı sürdürüyor.

Bir sonraki adımda nereye gideceğini görmek için sabırsızlanıyoruz. Biliyorsunuz, o isteseydi dünyaya sahip olabilirdi.


8. Graham Potter


Önce İsveç’te sonra ise Swansea’de çalışmak zorunda kaldı. Hala kaderinde büyük şeyler varmış gibi geliyor.

Graham Potter için işler kesinlikle yolunda gitti. Sezona Brighton ile çılgın bir başlangıç yaptı ve büyük bir kulübe doğru “Büyük Adım’ı” attı. Chelsea şimdiden onun imajına bürünmüş gözüküyor. Tahmin etmesi çok zor, takımı aynı anda birden fazla dizilişle oynuyor gibi görünüyor. Yine de Potterball izlemek, koreografisi yapılmış bir bale izlemek gibi. Büyük çocukları alt ediyor (en azından şu ana kadar bir kere başardı) ve çoğu için odadaki en zeki kişi o.

Aslında bir şeyler kazansaydı listede daha üst sıralarda yer alabilirdi. Ama bu an meselesi, öyle değil mi?


7. Thomas Tuchel


Cobham makinesindeki hayalet. Titiz ve talepkar. Yüksek risk alıp büyük ödüllere ulaşır. Thomas Tuchel, patronlarıyla yaşadığı tartışmalarla ünlüdür. Bu, son zamanlarda erken gelen bir Boehly (Chelsea Başkanı) darbesiyle daha da şiddetlendi. Ancak o her zaman sahada elit seviyededir.

Chelsea’nin 2021’de yıldızlarla dolu özensiz bir takımdan baskıya karşılık verip Avrupa’nın en iyilerini alt edebilen bir takıma dönüşmesi, İngiliz futbolunun yakın tarihinin en etkileyici yönetim başarılarından biridir. Tuchel, takımına kimseyi getirmeden Avrupa’nın geri kalanını devirmeyi başardı. Pep Guardiola’yı 3 kez mağlup etti ve o sırada birkaç genç yıldızına şans verdi. 3 kişilik pres kurgusu herkesi ardından bıraktı ve beklerinden gol katkısı alabilmesi, süreklilik kazanan bir soruna olağanüstü bir çözüm oldu.

Şu anda işsiz olabilir ancak yine de bu listede burada olmayı hak ediyor. Görevden alınması büyük bir şansızlıktı tıpkı geçen sezon aynı takıma 2 kupa finali kaybetmesi gibi. Jürgen Klopp’un Dortmund’daki koltuğunu aldığından beri büyük bir menajer oldu. Sadece bir teorisyen olmaktan, kasasını Paris ve Londra’dan gelen altınlarla doldurmaya kadar gitti. Son 2 yılda ise kendini açığa vurdu.


6. Mikel Arteta


Tarih, Mikel Arteta’nın Arsenal’de yarattığı dönüşüme modern İngiliz futbol tarihinin en tatmin edici hikayelerinden biri olarak bakabilir. Arsenal, umutsuzluk ve kargaşa içindeki bir kulüptü. Arteta onları bir FA Cup’a götürdü. Ardından daha sürdürülebilir bir şey için -ki daha iyi tavsiyeler de vardı- onları başarılı kılan her şeyi yok etti.

Arsenal’in artık neredeyse herkesten daha iyi bir şekilde geriden oyun kurabilmesi, maçın içinde uzun süre kalması, fiziksel olarak güçlenmesi, maçları zahmetsizce kontrol edebilmesi (ve Liverpool’u ligin orta bloğuna fırlatması), çok yönlü olması ve gençliğin yıkıcılığına sahip olması asıl olay değil. Arteta’nın bir kupa kazanarak her şeyi bir oyun tarzı için bir araya getirmesi, onları istatistiksel olarak baskın hale getiren ve işler daha da ilerlediğinde, gelecekte kupalar için mücadele etmelerini sağlayacak bir oyun ortaya çıkardı.

Bu bir yönetim dersiydi. Arteta’nın felsefesi kaya gibi sağlam, ilkleri güçlü. Topçular, bunun meyvelerini toplamaya başlıyor.


5. Stefano Pioli


Stefano Pioli, henüz takımın başındayken Ralf Rangnick, AC Milan’daki koltuk için sıraya girmişti. Pioli’nin başardığı şey ona tam zamanlı bir işi, UEFA Şampiyonlar Ligi’ni ve bir Scudetto’yu getirdi. Pioli, oldukça uzun bir zaman sonra Rossoneri için en iyi performansı sergilemişti.

Pioli’nin yeni fikirlerle koşullara uyum sağlama yeteneği, Milan’daki işinde koşarak yola koyulmasındaki en önemli faktörlerden biriydi. Riskli olmadığı sürece savunmadan oyun kurmayı, takımının baskı yapmasını seviyor. Aynı zamanda, 40 yaşındaki Zlatan Ibrahimovic’in neden bu yoğunluğa ayak uydurmakta zorlandığını da anlıyor.

O, Ismael Bennacer ve Franck Kessie ile inşa ettiği orta sahayı, basit ve etkili bir şekilde bir arada tuttu. Rafael Leao, Theo Hernandez, Mike Maignan, Pierre Kalulu ve Fikayo Tomori’yi şampiyonluk kazanan bir takımın kilit isimleri haline getirdi.

Pioli çok fazla övgüyü hak ediyor. Özellikle Milan koltuğuna oturduğu ilk günlerde bunların hiçbirini başarma ihtimali olmadığına inanlar düşünüldüğünde…


4. Antonio Conte


Chelsea taraftarlarına sorarsanız çoğu Antonio Conte’ye daha uzun süre verilmesi gerektiğini söylerler. Inter Milan taraftarları ise onun ayrılığını asla istemediler. Tottenham’ı da bazılarına göre erkenden bırakabilir. Antonio Conte seni, her zaman daha fazlasını istediği için bırakır.

Inter Milan, Romelu Lukaku’nun liderliğinde ve Conte’nin ünlü 3’lü savunmasının öncülüğünde 2 yıldan kısa bir süre zarfında şampiyon oldu. Ardından Nuno Espirito Santo’nun elinde bocalayan Tottenham’ı, en büyük rakiplerine gülerek vaat edilen topraklara götürdü.

Onun oyununda net bir kimlik var: herkes kuralları biliyor. Tottenham patronu, diğer kulüplerde ıskartaya çıkmış oyuncuları kullanmaktan, 30’lu yaşlardaki kanat beklerini hücum kozlarına dönüştürmekten ve tükenmiş görünen yaratıcı oyuncuları kullanmaktan keyif alıyor gibi gözüküyor.

Ancak Conte, sadece oyuncuları için her şeyi basitleştiren bir menajer değil. O, ilk büyük maçında Liverpool’a karşı kanıtladığı gibi sahada karşısındakini alt etmek için büyük bir taktiksel ustalığa sahip. Hala bir başkasının zayıf noktasını hedef almayı ve rakiplerin üzerine değil, onların etrafına oynamayı seviyor.

Daniel Levy, Jose Mourinho’yu kovduğundan beri bir düzine kişiyle görüşmüş ve yanlış adamları seçmiş olabilir. Ancak Spurs’un güzel zemini Conte’nin Colesseum’una dönüşüyor. Artık burası onun kulübü ve şimdi başka bir noktaya gidiyor.


3. Jurgen Klopp


Liverpool menajeri, savunmasının tamamının sakatlıklarla uğraştığı 2021’de kendini kapsamlı bir şekilde yeniden test etti. Kırmızılar, kendilerini ilk dörde çekerken takımdaki gençleri, orta saha oyuncuları ve kiralık hamlelerle birleştirerek yaratıcı bir birliktelik oluşturdu. Çünkü o, hala her şeyi değiştiren adamdı. Hepimiz Klopp hızıyla önde baskı yapıyoruz.

Pep Guardiola, bek oyuncularının nasıl kullanılabileceğine dair tartışmalar başlattı ve Klopp bunun örneklerini çoğalttı. Geleneksel bir oyun kurucu ya da geleneksel bir forvet olmadan, İngiltere ve Avrupa’yı fethetti.

Klopp, bir baba tavrıyla sadece büyük maçlar için oyuncularına güç veren bir teknik direktörün aurasına sahip. Bununla birlikte bir taktisyen olarak da oyunu tamamen değiştirdi.

Ve 2022 -Kırmızılar tökezlemesine rağmen- Klopp için mükemmel bir yıl oldu. Çantada, güvenlik kontrolünden geçemeyen iki kupa vardı. O, düşünülemezin eşiğindeydi ve daha önce buraya çok fazla kişi gelmemişti. Yaşasın güler yüzlü Alman! O, Almanya’nın en büyük ihracatı.


2. Carlo Ancelotti


Blazer ve polo tişört. Havaya kalkan bir kaş. Delici iri gözleri. Taranmış saçlar. Oyuncularınız mutlu olduğu sürece şekil ve stil konusunda serbest bir yaklaşım. Kapının üzerinde, Santiago Bernabeu gibi oynayan Karim Benzema’nın adı yazıyor.

Gegenpress veya tiki-taka olmayabilir ama Don Carlo, Galacticos’un akıcı hale getirmek için eski modayı takip eden eski kafalı bir adam.

Onun rehberliğinde Vinicius Junior’un nasıl geliştiğine, Benzema’nın nasıl toparlandığına veya Real Madrid’in yeni bir oyuna nasıl geçiş yaptığına bakın. Bu, yeni oyuncuların yanı sıra eski yüzlerin de inanılmaz seviyelerde performans göstereceği şekilde planlandı.

Emekli olduğunda -ki asla emekli olmayacak- oldukça üzücü bir gün olurdu. Tarzlar gidip gelir ancak tortellini seven, yumuşak bir şekilde konuşan Carlo Ancelotti, muhtemelen 90’lı yaşlarına kadar W’nin üzerinde çalışmaya devam edecek.


1. Pep Guardiola


O hala 1 numara. Hala yenilik yapıyor. Hala, diğer elit teknik direktörlere boyun eğdirmenin yollarını buluyor. Hala dünyanın en iyilerini topla boğabiliyor ve onları gölgelerinin peşinden koşturabiliyor. Forvet olsun ya da olmasın, Kevin de Bruyne olsun ya da olmasın, doğal bek olsun ya da olmasın o her zaman ölümcül.

İlkay Gündoğan’ı zirvesindeki bir Frank Lampard’a dönüştürebilir; Erling Haaland’ın dönüşümünde ise insanlar onun insan olup olmadığını tartışıyor.

Geçtiğimiz 2 yıl, Pep Guardiola’nın jenerasyonunun en büyük teknik direktörü olarak konumunu daha önce hiç şahit olunmayan şekilde pekiştirdi. Pep, geçen sezon hiçbir forvet oyuncusu olmadan takımları paramparça etti. Joao Cancelo, aynı anda 3 rolde oynadı ve Phil Foden, ona birden fazla seçenek sunmak için sahada 4 farklı pozisyonda ustalaştı.

Şaşırtıcı bir şey değildi ve bu Manchester City takımı, Pep’in şimdiye kadarki en iyisi bile olabilirdi. 100 puan toplayamadılar ancak asla olmadık bir şekilde heyecanlıydılar. Ve bu bile yeterli değildi. Gidip Haaland ile imzaladılar ve muhtemelen ligi yeniden kazanacaklar.

O, bu yüzden en iyisi. Asla durmaz ve daima gelişir. Mikel Arteta, Arsenal’e gittiğinde Pep’in uzun süredir akıl hocası olan Juanma Lillo’yu ekibine dahil etti. Katalan’ın savunmada zayıf bir sezon geçirdikten sonra daha muhafazakar bir anlayış benimsemesi doğal olsa da Lillo, Pep Guardiola’nın omzundaki şeytandı. Lillo, Pep’i daha ileriye gitmeye, onu bugün olduğu teknik direktör yapan felsefesini daha da derinleştirmeye itti.

Şampiyonluğu geri aldığından beri herkes Pep Guardiola’ya yetişmeye çalışıyor. Muhtemelen bu sezon da aynısı olacak ve bu yeni bir şey değil. Bu durum onun sadece hoşuna gidiyor.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

留言


bottom of page