Serie A’da hocalara takım yaratması için fazla zaman verilmez. Giovanni Trapattoni, Juventus’ta üç takım yarattı. İtalyan ekibindeki ilk döneminde elde ettiği başarılar tartışılmaz ama Juventus’u küresel bir güç haline getirmesi için beş yıl ve teknik direktörlük tarzında ufak bir evrim gerekti.
Sıkı bir catenaccio savunucusu olan Trapattoni, İtalya’nın 1982 Dünya Kupası’ndaki zaferinde iskeleti oluşturan oyunculara güvendi. 1976-77 sezonunda Juventus’a tarihinin ilk Avrupa zaferini yaşatıp UEFA Kupası’nı kazansa da daha sonra müzelerine götürecekleri Şampiyon Kulüpler Kupası daha büyük anlam taşıyordu. Yaklaşımını değiştirense Kupa Galipleri Kupası oldu. Arsenal’li Liam Brady’nin 1979- 80 sezonunda yarı finaldeki performansından etkilenen İtalyan, İrlandalı’yı kadrosuna kattı. İki lig şampiyonluğu kazanılan sezonun ardından, sağlam savunma anlayışına yabancı bir yetenek katmanın önemini ispatlayan Brady’nin yerine takıma Platini katıldı. Fransız, üç kez üst üste Ballon d’Or ödülünü kazanırken Juve’ye üç lig şampiyonluğu, birer İtalya Kupası ve Kupa Galipleri Kupası zaferi yaşattı. 1983 Şampiyon Kulüpler Kupası’nı finalde kaybettikten sonra nihayet 1985’te bu kupayı müzelerine götürmeyi başardılar ve 10 yıllık hâkimiyetlerini taçlandırdılar.
En iyi 11: Zoff, Gentile, Scirea, Brio, Cabrini, Bonini, Tardelli, Brady, Boniek, Platini, Rossi
“Sinema yıldızlarınınki gibi pürüzsüz ve bronz tenleri vardı” diyordu Celtic’li Bobby Murdoch. Bu sözleri Lizbon’daki 1967 Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Inter’le oynayacakları karşılaşma öncesi tarihlerinin en önemli maçlarına çıkmadan önce sarf etmişti. “Bizim takımdaki birçok oyuncunun dişleri bile yoktu!” Ama gösterişten uzak olmaları ve takım halinde mücadele etmeleri sayesinde Avrupa’nın 1 numaralı kupasını müzelerine götürmeyi başardılar.
Celtic’in bu kadar büyük bir hayran kitlesine sahip olmasının sebebi sadece bu zafer değil. İskoç futbolu o dönem daha rekabetçiydi; Jock Stein takımı devraldığında 12 sezondur şampiyon olamamışlar ve 1938’den o yıla kadar sadece iki kez mutlu sona ulaşmışlardı. Stein’ın üst üste elde ettiği dokuz şampiyonluk, Ada futbolunun tanıklık ettiği en büyük başarılardan biri olarak kabul ediliyor.
“Birlikte gerçek bir takım gibiydiler” diyordu Stein, hücum futbolu oynamaları konusunda cesaretlendirdiği oyuncuları hakkında. “Yarın yokmuş gibi oynuyorlardı ve bu sayede herkesin takdirini kazandılar.” Birbirleriyle o kadar iyi anlaşıyorlardı ki kaleciden forvete kadar tam bir saat gibi işliyorlardı. Jimmy Johnstone, Bobby Lennox ve Bertie Auld öne çıktı ama takım halinde hareket etmeleri fark yaratmıştı. Bill Shankly’nin Lizbon’daki maçın ardından Stein’a söylediği gibi; “John, artık ölümsüzsün!” Takımı da öyleydi.
En iyi 11: Simpson, McGrain, McNeill, Clark, Gemell, Murdoch, Auld, Johnstone, McBride, Chalmers, Wallace
FFT
Yorum yapmak için giriş yapın Giriş